Kurân ve Hayat
Kurân ve Hayat
top of page
  • Abdest hangi surede geçmektedir?
    Maide suresi 6. ayette geçmektedir.
  • Mezhep zorunlu mu?
    Selamünaleyküm çevremdeki insanlar bana senin mezhebin ne diye sorduklarında "Ben Kur'ân Müslüman’ıyım " dediğim zaman bana söylenmedik söz kalmıyor “sen mezhepsiz misin gibi?” diye kendilerince hakaret etmek istiyorlar. Sizin de bildiğiniz gibi hocam gerek Abbasilerden başlayarak günümüze kadar yaşanan olaylar çerçevesinde ortaya çıkan birçok yanlış düşünceler hem mezheplere katılmış hem de mezhep imamlarının görüşüymüş gibi gösterilmiştir, onların görüşü bu görüşlere zıt olmasına rağmen ve gene görebiliyorum ki mezheplerde Kur’ân’a ve sünnete ters düsen görüşler de mevcut ya da bir fetva verilirken ne Kur’ân’a, ne de sünnete başvurulmuş. Kendim elimden geldiği kadarıyla hem Türkçe meal okuyorum hem hadisleri, hem de siyeri araştırıyorum. Bir örnek vermem gerekirse namazda ben ellerimi her rükûa varışımda kaldırıyorum. Bunu gören Hanefi arkadaşlarım neden böyle yaptığımı sorduğunda"bu konuyla ilgili yaptığım araştırmalarda Resulullah (sav)in böyle yaptığını okuduğum hadisi, hadis imamları ortak ittifakla kabul etmişler" cevabımı verdiğimde onlar: "iyi de bizim yaptığımızı Resulullah (sav) yapmamış mı?" diyerek beni eleştiriyorlar. Hatta şeytanın yolundan gittiğimi söyleyecek kadar ileri gidiyorlar. Sonuçta ben daha sahih olan bir rivayete güvenerek sünneti uygulamaya çalışıyorum, bunun neresi yanlıştır hocam? Bir de bu mezhep dayatmacılığı beni öylesine bunaltıyor ki içinde yanlışlar olduğunu bildiğim bir mezhebin görüşlerinin bana zorla dikta edilmesini bir türlü kabullenemiyorum. Kısacası değerli hocam, bir Müslüman illaki kendini bir mezheple tanıtmak zorunda mıdır, ben bir mezhebe bağlı değilim diyebilir mi? Mezhep görüşlerinden kendisine göre Kur’ân ve sünnete uygun olanı seçebilir mi? Kendini “şu mezheptenim” diye ayıranlar A’raf suresi 30’ ncu ayetin kapsamına girerler mi? İnşallah beni anlamışsınızdır hocam, bu yazımı bir soru olarak değil, bir büyüğüme danışmak ve içimdeki sıkıntıları paylaşmak olarak gördüğümü de belirtmek isterim, hayırlı çalışmalar. - K. A. Mühendisoğlu Cevap: Sizi öyle eleştirenlere siz deyiniz ki: "Ben, Allah'ın kitabına ve Peygamberimizin yoluna bağlı bir Müslüman'ım. Kitap ve sünneti araştırıp dinin esasını öğrenme imkânına sahip olan kimsenin, zaten bir mezhebe uyması caiz değildir. Mezhep Kur'ân ve Peygamber yoludur. Mezhep imamları Peygamberimizden iki asır sonra yaşadılar. O zamana dek Müslümanlar, bu insanların görüşlerini bilmiyorlardı ve bu mezheplere bağlı değillerdi. Onların dini eksik miydi? Selef-i Sâlihînin yolu, doğrudan Kitaba ve Sünnete bağlılıktır. Yolunuz doğrudur. Ama insanlarla tartışmaya girmeyin, herkes kendi yolunda gider. Kimse kimseye baskı yapma hakkına sahip değildir. İnsanlarla tartışmaya girmek, kendini beğenmek anlamına gelir. Ne gerek var? Kimseye dalaşmadan yolunuza devam edin.
  • Namaza Niyet Bid’atı
    Saygıdeğer Hocam, ilk önce, sonsuz saygılarımı sunar, rahatsız ettiğim için özür dilerim. Dini dokümanlardan araştırdım ama bulamadım. Konu, namaza başlamadan önce, “niyet etmek” ile ilgili. Örneğin; öğle namazı için: İlk önce, dört rekât ilk sünnet kılıyoruz. Bunun için "Niyet ettim Allah rızası için, bugünkü öğle namazının ilk sünnetini kılmaya" diyoruz. Arkadan dört rekât farzı kılıyoruz. Bunun için "Niyet ettim Allah rızası için bugünkü öğle namazının farzını kılmaya" diyoruz. Daha sonra da, iki rekât son sünnet kılıyoruz. Bunun için de " Niyet ettim Allah rızası için bugünkü öğle namazının son sünnetini kılmaya" diye niyet ediyoruz veya ben böyle biliyorum ve böyle yapıyorum. Hata var ise Allah affetsin. Sayın hocam sorum şu: Diyelim ki, o gün için ben, öğle namazının sadece farzını kılabileceğim. O zaman niyet nasıl olacak? Yine yukarıda arz etmeye çalıştığım gibi, “farzını kılmaya” mı diyeceğim? Yoksa sadece, "Niyet ettim Allah rızası için bugünkü öğle namazını kılmaya" şeklinde mi niyet edeceğim? Beni bu konuda aydınlatabilirseniz, mutlu olacağım. Tekrar saygılarımı arz eder, sizi Allah'a emanet ederim. İsmet K. Cevap: Nedir bu niyyet meselesine bu kadar kafayı takmak anlamıyorum. Herhalde insanlar niyyetin ne anlama geldiğini bilmiyorlar. Namaz kılacak kimse, içinden namaz kılacağını geçirir. Hangi namazı kılacaksa onu bilmesi niyyettir işte. Öğle namazını kılacak kimse içinden öğle namazını kılacağını içinden geçirir. Allahu ekber diyerek namaza başlar, Artık "bugünkü, dünkü öğle namazı, akşam namazı" demeğe gerek yoktur. Bunlar Peygamberimizin yaptığı şeyler değildir. Anlamı ne? Siz iş yerine gitmek için evinizden hareket edince "Niyet ettim iş yerime, okula, fabrikaya gitmeğe" mi diyorsunuz? Ama birisi size sorsa ne yapıyorsun? Diye. İşe gidiyorum dersiniz. Niyet, ne yaptığını bilmektir. Söze, söz kalıplarına gerek yoktur. Demek ki ne yapmak istediğinizi biliyorsunuz. İşte niyyet, kişinin ne yaptığını veya yapacağını bilmesidir. Böyle söz kalıplarına hiç değer vermiyorum. Ve ben hiçbir şey demeden kalkıp Allahu ekber diyerek namaza başlıyorum.
  • Peygamber teşehhüd oturuşunda Ettihiyatü okumuş mudur?
    Sayın hocam Peygamberimiz, teşehhüd oturuşunda okuduğu Ettehiyatü bugünkünün aynısı mıdır? Cevap: Peygamberimiz, teşehhüdde bir çok dua okumuştur. Bu arada Ettehiyatü diye bildiğimiz duayı da okumuştur. Ancak onun okuduğu Ettehiyatt'a, şehadet cümlesinin bugün bizim okuduğumuz şehadet cümlesi olduğunu iddia etmenin yanılgı olacağı kanısındayız. Peygamberimizin okuduğu şehadet cümlesinin Kur'ansal şehadet cümlesi olduğunu düşünmekteyiz. Bu şehadet cümlesi Ali İmran Suresi 18.ayetteki anlama uygun olan cümledir: "Tanıklık ederim ki Allah'tan başka Tanrı yoktur; O, tektir ve ortağı yoktur." Hz. Peygamber'in Cenabı Hak karşısında hem de namaz gibi bir ibadette, kendine övgüler düzeceğini ve öteki nebileri hiç anmadan sadece kendinin peygamberliğini seslendireceğini düşünmek son derece zordur. O, teşehhüdünde şehadet cümlesinin sadece tanrısal birliği ifade eden kısmını okuyordu. Bizler buna Hz. Peygamber'in peygamberliğine tanıklığıda ekleriz: "Ve tanıklık ederim ki Muhammed O'nun kulu ve elçisidir." Ancak bu eklemenin okunmasında son derece dikkatli olmak gerekir. Çünkü 1. Kur'an, Cin suresi 18'de, ibadetin içine Allah'tan başka hiçbir kişinin katılmamasını, kesinlikle emretmektedir. Bu emirde, peygamberler veya Hz. Muhammed istisna edilmemiştir. 2- Kur'an, peygamberler arasında ayrım yapmayı açıkça yasakladığı için, öteki nebilerin unutulduğu yolunda bir kanaatin doğmamasına çok dikkat etmek gerekir. Bakara 285 "Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti ve mü’minler de iman ettiler. Hepsi Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine inandılar da; “O’nun peygamberleri arasında hiçbir ayırım yapmayız” dediler. Sonra da: “İşittik, itaat ettik, ey Rabbimiz bizi bağışlamanı isteriz, dönüşümüz ancak sanadır” diye niyazda bulundular. En iyi yol, şehadet cümlesini Kur'an'daki şekliyle yani "Allah'ın varlık ve birliğine tanıklık" olarak tutmaktır. Tevhit ve ibadetin ruhuna en uygun olanı budur.
  • Evde baş açık namaz kılabilir miyim?
    Sayın Hocam Merhaba Evde kimse yok iken başı açık olarak namaz kılmamda bir sakınca var mı? Cevap: Herhangi bir yerde, özellikle evde, baş açık olarak namaz kılmak mümkündür. Namaz sırasında mahrem olmayan erkeklerin yanınızdan geçip sizi görmesi ihtimali olduğunda ise örtülmesi gereken yerleri örtmeniz gerekir. Saçlar, örtülmesi farz olan yerler değildir, ancak saçları da örtmek takvada titizlik duygusunun bir belirişi olabilir.
  • Cinsiyet değiştirenlerin cenaze namazında niyet nasıl edilmelidir?
    Sayın Hocam Cinsiyet değiştirenler öldükleri zaman cenaze namazlarında nasıl niyet edilmelidir? Cevap: Cenaze namazında cinsiyet belirtilmesi dinin bir emri değil, geleneğin bir uygulamasıdır. Cenazede "musalladaki ölüye" diye cinsiyet belirtilmeden de niyet edilebilir. Gerisi Allah'a kalmıştır.
  • Türkiye'de kılınan Cuma namazları geçerli midir?
    Sayın Hocam İslam kurallarıyla yönetilmeyen bir ülkede Cuma namazı kılınmaz, Türkiye'de bu ülkelerden biridir; Türkiye'de Cuma namazı kılınmaz, görüşü doğru mudur? Bu görüşü desteklemek için: Diyanet İşleri Vakfı'nın çıkardığı İslam Ansiklopedisi'ndeki "Darülharp" maddesi kanıt gösteriliyor. Bu konuda ve anılan ansiklopedi maddesi hakkında görüşünüz nedir? Cevap: "Türkiye'de Cuma namazı kılınmaz " diyen görüş temelden yanlıştır, siyasaldır. Dinde dayanağı yoktur. Allah ile aldatma oyunlarından biridir. Cemaatin oluştuğu her yerde ve her şartta Cuma kılınabilir. Anılan Ansiklopedi maddesine gelince: O madde, Türkiye'yi darülharp göstermek için, kaynakları saptıran ve birçok bilgi ve tespitin üstünü örten bir maddedir. İlgili kaynaklar, tarafsız ve ilim vicdanına uygun bir tavırla değerlendirildiğinde, Türkiye'nin bir darülharp toprağı olduğu değil, olmadığı, olamayacağı sonucu çıkar. Anılan maddenin iyi niyetle yazılmış bir madde olduğunu söyleyemeyeceğimi üzülerek belirtmek zorundayım.
bottom of page
Kurân ve Hayat